Bir grup genç, arkadaşlarının işlettiği barda son içkilerini yudumlayıp günü bitirmek üzereyken beklenmedik bir şey olur. İçeri beş yabancı dalar, silahlarını çeker ve gençleri rehin alır.
Elleri, ayakları bağlanır, ağızları kapatılır ve karanlık bir gece boyunca şiddetin her türlüsüne maruz kalırlar. Saldırganların ne bir nedeni ne de belirgin bir hedefi vardır; sadece içlerindeki boşluğu bu masum kurbanlarla doldurmaya çalışırlar.
20’li yaşlardan 40’lı yaşlara uzanan bu saldırgan grup, hayatlarında eksik olan her şeyin acısını tanımadıkları bu gençlerden çıkarır. Dayak, işkence ve tecavüzle geçen saatler, kurbanlar için bir kabusa dönüşür.
Her anı belirsizlik ve korkuyla dolu bu gece, sınırların ortadan kalktığı bir vahşet tiyatrosuna dönüşür.
Barda, masumiyetin ve güvenin bir anda yok edildiği, insanlığın karanlık yüzünün perdesiz bir şekilde ortaya serildiği bir hikâye.
Rehin alınan gençler, saldırganların anlamsız nefretiyle yüzleşirken, izleyici de şiddetin soğuk ve amaçsız yüzünü görür. Bu gece, her şeyin bir anda değişebileceğinin ve güvenli sandığımız yerlerin bile tehlikeli olabileceğinin çarpıcı bir kanıtıdır.
