Yüzünde belirgin bir şekil bozukluğu bulunan Edward, oyunculuk kariyerine adım atmak için radikal bir kararla deneysel bir ameliyat olur. Ameliyat sonrasında neredeyse tamamen değişen yüzüyle hayal ettiği fırsatlara kavuşacağını düşünürken, beklenmedik sorunlarla karşılaşır.
İstediği rolü kaybetmesiyle başlayan talihsizlikler, yeni kimliğinin getirdiği yalnızlık ve aidiyet sorununa dönüşür.
Eski hayatının bir tiyatro oyununa uyarlanması üzerine, kendi hikâyesini canlandıran aktöre takıntılı hale gelir.
Bu süreçte, geçmişini ve kim olduğunu yeniden sorgulayan Edward, kaybettiklerini geri almaya çalışırken içine düştüğü karanlık ve gerilim dolu bir yolculuğa çıkar.
Kişisel ve toplumsal yüzler arasında sıkışan Edward'ın hikâyesi, kimlik, arzu ve kabullenme temalarını gotik ve gerçeküstü bir anlatımla ele alıyor.
Mizahi dokunuşların da yer aldığı bu hikâye, izleyiciyi görünüşün ötesindeki insanlık hallerine dair derin bir düşünceye davet ediyor.