Kuzey'in soğuk ve izole bir köyünde yaşayan Boris, basit bir orman bekçisidir. Günlük rutini, doğayla iç içe sakin bir yaşam sürdürmekten ibarettir.
Ancak bir gün, iş arkadaşının kaza sonucu ölümüne tanık olması hayatını beklenmedik şekilde değiştirir. Bu olay, Boris'i derinden sarsar ve iç dünyasında fırtınalar kopmasına neden olur.
Boris'in yolu, bir gün vahşi doğada yaralı bir geyikle kesişir. Bu karşılaşma, onun için bir dönüm noktasına dönüşür.
Geyiği kurtarmaya çalışırken, kendi içindeki yaralarla ve geçmişin ağırlığıyla yüzleşmek zorunda kalır. Doğanın dinginliği ile iç hesaplaşmasının karmaşası arasında sıkışıp kalan Boris için geyik, bir umut sembolü haline gelir.
Ormanda geçen bu beklenmedik yolculuk, Boris'i fiziksel olduğu kadar ruhsal bir sınavdan da geçirir. Doğa ile kurduğu bu yeni bağ, onun kaderini yeniden şekillendirecek olayların önünü açar.
Boris'in sessiz mücadelesi, insanın kendi içindeki vahşi doğayla nasıl başa çıkabileceğine dair dokunaklı bir hikâyeye dönüşür.